18 Mart’ta Bundestag, üçte iki çoğunlukla, tarihi ölçekte yeni borçlanma ve devasa bir silahlanma paketiyle ülkeyi yeniden silahlarla donatılmış bir hale getirme kararı aldı. Bu kararın “ülke yararına” olduğu iddia edildi. Devlet tahvilleri çıkarılarak para sorununun ortadan kalkacağı ve önceki hükümetin takıldığı bütçe tartışmasının kapanacağı düşünülüyordu. Bu fikre sendikalardan ve sermaye çevrelerinden de herhangi bir itiraz gelmemişti.
Ancak bunun üstünden iki ay bile geçmeden, 6 Mayıs’taki başbakanlık seçiminde CDU Genel Başkanı Friedrich Merz, ilk turda gerekli çoğunluğu altı oyla kaçırdı. CDU/CSU ve SPD koalisyon gruplarından en az 18 milletvekili kendi adayına oy vermedi. Bu, Federal Almanya tarihinde ilk kez yaşandı. Merz ancak ikinci turda seçilebildi, bu da göreve kötü bir başlangıç anlamına geldi.
Junge Welt’in haberine göre, 0 tarihten beri huzur sağlanamadı. Temmuz başında CDU/CSU ile SPD’nin oluşturduğu koalisyon komisyonu, tüm tüketiciler için elektrik vergisinin düşürülmesinde anlaşamadı. İndirim yalnızca sanayi şirketlerine sağlandı. Bu tek taraflı kararın savunulması görevi, ülkenin maliye işlerinden sorumlu Sosyal Demokrat Parti SPD’nin Başbakan Yardımcısı’na düştü. “Daha fazlası için para yok” denildi. Ancak Bild gazetesi “Vergi rezaleti” manşetiyle tepki gösterdi, CDU ve CSU içinden bazı önemli isimler de kararı sorguladı ve SPD’yi yaşlı ve asosyal gösterecek eleştiriler yaptı.
Aynı dönemde, Anayasa Mahkemesi'ne yeni yargıçların seçilmesiyle ilgili tartışma da alevlenmişti. Tartışmada gerçek bir sol görüşten tamamen yoksun olan SPD tarafından bu göreve aday gösterilen hukukçu Frauke Brosius Gersdorf'un etrafında şekillenen kriz, Merkel döneminden sonra yeniden su yüzüne çıkan, hasarlı ilerici liberalizm ile küflenmiş muhafazakârlık arasında bir kültür savaşına dönüştü. Hatta CDU/CSU parlamento grubunun bir kısmı AfD ile fiili bir işbirliği içine girdi.
Başbakan Merz, bu süreçte hiçbir zaman güçlü bir duruş sergileyemedi. Son olarak, İsrail’e Gazze’de kullanılabilecek silah ihracatını geçici olarak durdurma kararı da tek başına aldığı gerekçesiyle eleştirildi.
Böylece yeni hükümet, görevdeki ilk 100 gününde bile “her an değiştirilebilecek” bir ekip görüntüsü veriyor. Salı günü yayımlanan anketlerde AfD’nin CDU/CSU’yu geçtiği görüldü. dpa ajansının haberine göre, Bundestag’da SPD, Yeşiller ve Sol Parti milletvekilleri yeniden birlikte alkış tutmaya başladı.
Kendi saflarından gelen başbakan karşıtı saldırılar giderek artıyor, bu da stratejik hesaplamaların artık mantıksız görünmemesine neden oluyor: Birlik partilerindeki belirli çevreler, AfD ile gelecekte bir koalisyon kurmanın provasını yapıyor gibi görünüyor. Savaş hazırlığına giren bir devlet, bu militarizasyonu finanse etmek için sosyal hizmetlerde derin kesintiler yapmayı talep ediyor. Kendi varlığını sürdürmek için buna ilgi duymayan SPD, bu konuda sadece engel teşkil ediyor.
