İşi nedeniyle hiç ziyaret etmeyen bir kızı olan emekli kadın, hareket edemediği için diğer insanlarla iletişim kuramadığını ve yalnız kaldığını söyledi. O diyor ki: “Akrabaların hepsi Kuzey Ren-Vestfalya'da yaşıyor ve yol çok uzun ve herkesin kendi hayatı ve ailesi var.”

Daha fazla genç insanın da kendini yalnız hissettiğini söyleyen Pisikiyatrist Manfred Spitzer, "Yalnızlık - tanınmayan hastalık: ağrılı, bulaşıcı, ölümcül" başlıklı bir kitap yayınladı.

O bu durumun sebebi olarak dijitalleşmeyi suçluyor: "Gençler çoğunlukla sosyal olarak çevrimiçi olduklarında, sosyal iletişim kuruyorlar, ancak doğrudan iletişim kurmuyorlar. Jestleri, yüz ifadelerini ve başka bir kişinin konuşma tınısını ekranda nasıl anlayacağım? Öğrenmesi gereken 8 yaşındaki bir çocuk bunu Facebook'ta öğrenemez”

Psikiyatriste göre yalnızlık bir numaralı katil. Yalnız kalan herkes daha fazla stres hormonu üretir. Bu kan basıncını artırabilir, kalp krizi geçirme veya kansere yakalanma riskini artırabilir.
 
Toplumun giderek daha fazla bireyselleşmesi, daha hareketli ve daha dijital hale gelmesi nedeniyle insanlar yalnızlaşıyor. Giderek daha fazla insan işlerinden dolayı yabancı bir şehre taşınıyor ve bekâr hanelerin sayısı artıyor. Son 20 yıl içinde uzaktan ilişkilerinin sayısı ikiye katlandı. Almanların yüzde 13'ü hayat arkadaşlarından ayrı yaşıyor. Buna ek olarak insanlar yaşlanıyor, çocuklarının olmaması, boşanmış veya dul kalmaları nedeniyle yalnız kalıyorlar. Birçok insanın yaşam tarzı da değişti. Giderek daha az sayıda Alman kiliseye gidiyor, köy meydanında buluşuyor veya daha önce olduğu gibi büyük bir ailede yaşamıyor.

Yalnızlık sağlıksız ve aynı zamanda toplumu da bölüyor. Yalnızlaşan insanların, toplumdan dışlandıklarını düşündükleri için radikal grupların destekçisi haline geleceğine inanlar da var.

Bazı yaşlılar yalnızlıktan ve yalnızlık duygusundan kurtulmak için bir kaç kişinin paylaştığı evlere taşınıyor.