Leipzig Üniversitesince yapılan "Leipzig Otoriterlik Araştırması"na göre her 2 kişiden biri Müslümanların Almanya’ya göçünün yasaklanmasından yana görüş bildirdi.
'YÜZDE 36, İSTİLA EDİLDİKLERİNİ DÜŞÜNÜYOR'
Almanların yüzde 36,6'sı, ülkelerinin yabancılar tarafından tehlike oluşturacak şekilde istila edildiğini düşünüyor. Almanya'nın doğu kesiminde yüzde 44,6'ya kadar çıkan bu oran, 2010 yılında ise ortalama yüzde 33 olarak kaydedilmişti.
Bitmek bilmeyen iltica tartışmaları
Markus Söder’in “sığınmacı turizmi durdurulmalı” mesajını sahiplenen Almanların üçte biri yabancıların sadece sosyal devletin sunduğu imkânlardan yararlanmak için Almanya'ya geldiğine, yüzde 36,6'sı Almanya'nın yabancılar tarafından tehlike arz edecek oranda istila edildiğine inanıyor.
Bu kavram ilk defa CSU’lu Bavyera başbakanı Markus Söder tarafından kullanılmadı. „İltica turizmi“ kavramı onlarca yıldır ırkçı, faşist parti ve örgütler ve politikacılar tarafından kullanıla geldi. 1978 yılında SPD’li politikacı Reinhard Bühling, Alman parlamentosunda yaptığı konuşmada, kitlesel sayıdaki iltica turistleri yüzünden ilticaya gerçekten de ihtiyacı olanların tehlikeye sokulduğunu „ söyledi.
1985 yılında CDU’lu politikacı Rolf Olderog de “İltica turizmi”ni kullandı.
Araştırmayı yürüteneler arasında yer alan Oliver Decker'in tahminlerine göre Almanya'nın geçtiğimiz on yıllar içindeki ekonomik gelişmesi bazı konularda fedakârlıkları da gerektirdi. Bu da toplumda öfkenin ve saldırganlığın birikmesine neden oldu. Söz konusu öfke ve saldırganlık ise yabancı düşmanlığı üzerinden ifadesini buldu.
Katılımcıların yüzde 90'ı demokrasi fikrini iyi bulsa da aslında demokrasiyi her insana eşit hak ve özgürlükler tanıyan bir toplumdan ziyade bir tür "çoğunluk diktatörlüğü" olarak tasavvur ediyor. Araştırmaya katılanların büyük bir kısmı, çoğunluk tarafından doğru ve önemli olarak kabul ediyorsa, bireylerin ve azınlık gruplarının korunma haklarının kaldırılabileceğini düşünüyor. Araştırmacılar bu düşüncelere sahip bir parlamenter çoğunluğun, seçilmiş milletvekilleri eliyle, demokrasiyi tehdit edebileceği konusunda uyarıyor.
Diktatörlük eğilimi
Katılımcıların yüzde 8'i her şeye rağmen diktatörlüğün belirli koşullar atında iyi bir yönetim şekli olduğunu düşünüyor. Yüzde 11'lik bir kesim "ülkenin iyiliği için ülkeyi demir yumrukla” yönetecek bir lider hayaliyle yaşıyor.
Öte yandan araştırma, sadece ırkçı parti AfD seçmenleri arasında değil, CDU/CSU, SPD ve FDP seçmenleri arasında da yabancı düşmanlığının yüzde 20'lik bir oranla oldukça yüksek olduğunu gün ışığına çıkardı.
Almanların yüzde 40'ı otoriter toplumsal yapıları desteklerken, yüzde 30'u net bir biçimde özgürlükçü demokrasi yanlısı.
'SİYASET MÜDAHALEDE BULUNMALI'
İslam Toplumu Milli Görüş (IGMG) Genel Sekreteri Bekir Altaş, yaptığı yazılı açıklamada, İslam düşmanlığı, antisemitizm ve ırkçılık gibi insan düşmanlığı türlerinin gittikçe daha çok taraftar topladığına dikkat çekti.
Altaş, İslam ile ilgili güdülen yıkıcı siyasetin İslam düşmanı aşırı sağcıların hezeyanlarını tasdik anlamına geldiğini, aynı zamanda bu güruhu hem normalleştirdiğini hem de Müslümanlara yönelik şiddet eşiğinin daha da yaygın hale gelmesine hizmet ettiğini söyledi.
Altaş tehlikeli durumun çözümü için “siyaset ve sivil toplumun, hem sözlü hem de fiili olarak müdahalede bulunması gerekir." çağrısı yaptı.