Gerçekçilikten uzak hedefler
Nahles, 1,5 milyar avroluk ilk kesintinin "zor ama mümkün" olduğunu söylese de, 2027 yılı için öngörülen 3,5 milyar avroluk tasarrufun ekonomik büyüme olmadan imkânsız olacağına dikkat çekiyor. Hükümet, iş gücü piyasasının mevcut durumu göz önünde bulundurulmadan iyimser senaryolar üzerinden plan yapıyor gibi görünüyor.
İş piyasası gerçekleri görmezden geliniyor
Nahles, iş piyasasını “kilitlenmiş” olarak tanımlıyor. Yani iş gücüne dönüş oranları son derece düşük. İş bulsalar bile birçok Vatandaş Parası yardımı alıcısı, düşük maaşlar nedeniyle hâlâ devlet desteğine muhtaç. Hükümetin planları bu “çalışan yoksullar” gerçeğini göz ardı ediyor.
Yaptırımların etkisi abartılıyor
Vatandaş Parası alanların kurallara uymamaları halinde uygulanacak daha sert yaptırımların, hükümetin iddia ettiği gibi büyük bir tasarruf sağlamayacağı açık. 2024 yılında bu yaptırımlar sadece 20 milyon avro getirdi. Kurallların sertleştirilmesiyle bu miktar üç katına çıksa bile, milyarlık açığı kapatmaya yetmeyecek.
Ukraynalı sığınmacılar üzerinden hesaplanan tasarruflar
En büyük tasarruf kalemi, Ukraynalı mültecilerin Vatandaş Parası sisteminden çıkarılması olarak sunuluyor. Ancak burada yapılan esasen bir kalem oyunu: Hükümetin yükü belediyelere aktarılıyor, belediyeler ise bu yük için yine devletten kaynak bekliyor. Bu durumda gerçek anlamda bir tasarruftan bahsetmek mümkün değil, sadece kurumun maliyetin yeri değişiyor.
Andrea Nahles'in temkinli yaklaşımı, hükümetin Vatandaş Parası’na yönelik kesinti politikaları planlarının sosyal gerçeklikle örtüşmediğini ortaya koyuyor. Hükümet, ekonomik yapıyı ve yoksulluğun derinliğini dikkate almadan, günah keçisi bulma ve muhasebe odaklı bir politika izlediği görülüyor.
Yılda 1,5 milyar avro tasarruf edilebilmesi için Vatandaş Parası yardımı alan 100.000 insanın sistemden çıkarılması yani işe yerleştirilmiş olması gerekiyor.