ABD’nin ve İsrail’in Türkiye’de bulunan asker yakınlarını somut gerekçeler göstermeden neden çektiğini anlamakta zorluk çektim. Ama Newsweek’te Michael Rubin’in (Newsweek, 24.03.2016). Türkiye’de gerçekleştirilecek bir askeri darbenin ABD ve Avrupa’dan ciddi bir tepkiyle karşılaşmayacağı makalesinden haberdar olunca taşlar yerine oturdu.
Batılı ülkeleri ve ABD’yi korkutan Suriye, Irak, Afganistan, İsrail-Filistin gibi iç savaşın sürdüğü ülkeler arasına Türkiye’nin de katılması.
ABD’nin bu nedenlerle Erdoğan yönetiminden IŞİD’e desteğin kesilmesi için sınırları kapat, IŞİD’e karşı mücadele eden PYD’yi ikide bir terör örgütü olarak dayatmaktan vaz geç, Kürt sorununu barışçıl yollardan çözme politikasına dön, Suriye’deki Kürt mevzilerini bombalamaktan vazgeç gibi talepleri karşılık bulmadı.
Yalnızlaşan Erdoğan
Bunu takiben ABD’deki liberaller ve Yahudi lobisi Erdoğan’a mesafe koydu: AKP kurucusu iken resmi törenle karşılanıp kabul edilen Erdoğan, Cumhurbaşkanı sıfatıyla bu hafta ABD’ye yaptığı ziyarette Andrews Hava Üssü'nde, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye'nin Washington Büyükelçisi Serdar Kılıç ve yetkililer tarafından karşıladı. Obama “görüşecek bir şey yok” anlamında Erdoğan’ı görmek istemediğini açıkladı.
Erdoğan’a diz çöktürme anlamındaki bu politika değişikliği talebi “Türkiye’deki basın üzerindeki baskı, Gezi Parkı direnişçilerine saldırılması, düşünce özgürlüğünün sınırlanması” sosuyla yaygınlaştırıldı.
Şu gerçek bir daha hatırlatılmalı: “Türkiye’deki basın üzerindeki baskı, Gezi Parkı direnişçilerine saldırılması, düşünce özgürlüğünün sınırlanması” Batılı ülkelerin önemliler sıralamasının sonunda yer alır.
Özgürlükler Batılı ülkelerin başka ülkelerle kuracağı ilişkilerde ölçü olsaydı diktatörlükle yönetilen ülkelerle ilişkisini sınırlardı.
Bununla ilgili olarak Suudi Arabistan, Çin gibi ülkeler hemen akla gelebilen ülkeler.
Siyasette “Ebedi dostlar ve düşmanlar yoktur, ebedi çıkarlar vardır.” Veya Demirel’in deyişiyle “Dün dündür, bugün bugündür.”
Erdoğan da ABD’de yaptığı açıklamada, yalnız kalındığını “Yalnız kaldığımızı hissediyoruz” diyerek kabul etti. (TK)