Tartışma

|   Kültür

Christoph Butterwegge: Neden şimdi hepimiz silahlanmaya karşı gösteri yapmalıyız?

Putin yanlıları mı? Moskova’nın beşinci kolu mu? Biraz daha yaşlı olanlar bu retoriği 1980’lerden hatırlar. Güçlü bir barış hareketi bugün hiç olmadığı kadar önemli – tarihten ders çıkarmalıyız.

Freitag, Christoph Butterwegge ile ilgili yaptığı haberde şunları yazdı:  40 yılı aşkın bir süredir ilk kez 7 Eylül 2025’te Marburg Barış Forumu’nda bir konuşmacı olarak barış politikasıyla ilgilendim. Böylece benim için kişisel olarak da bir daire kapanmış oldu; çünkü 1980’lerin başında Bremen Barış Forumu sözcüsü olarak görevlerimden biri buydu. Dolayısıyla aşağıda hem otobiyografik anılar hem de güncel ve gelecekteki gelişmelere dair eleştirel değerlendirmeler iç içe geçiyor: Krizler, savaşlar ve düşman hayali (yeniden) inşaları bunun için yeterince malzeme sunuyor.

O dönemde beni neyin harekete geçirdiğini, neden ve nasıl bu konuya yeniden döndüğümü ve tarihten ne öğrenebileceğimizi – güçlü bir barış hareketine her zamankinden fazla ihtiyaç duyulan tehlikeli bir günümüzle yüzleşmek için – anlaşılır hale getirmek istiyorum.

Çocukluğumda İkinci Dünya Savaşı hakkında neredeyse hiç konuşulmazdı. En fazla “Hitler’in savaşı” diye kısaca anılırdı. Bu kişiselleştirme sayesinde birçok Alman kendi suç ortaklığından sıyrılmayı başardı.

“Dönüm noktası” konuşmasında dönemin şansölyesi Olaf Scholz 27 Şubat 2022’de tam on kez “Putin’in savaşı” ifadesini kullandı. Bunun üzerine Bertolt Brecht’in Okuyan İşçinin Soruları şiirini düşündüm: “Genç İskender Hindistan’ı fethetti. O tek başına mı?” Aslında gerekli olan, çatışmanın ortaya çıkış tarihinin, doğrudan taraf olan ülkelerin toplumsal yapısının, uluslararası güç dengelerinin ve tüm taraf devletlerin – NATO ve onun lider gücü dahil – çıkarları ile askeri stratejilerinin analizi olurdu.

Tolstoy’un “Savaş ve Barış” konusuyla çocuk ya da genç olarak şu şekilde karşılaştım: Büyükannem hiçbir zaman İkinci Dünya Savaşı’ndan söz etmezdi ama Üçüncü Dünya Savaşı’ndan çok sık bahsederdi: “Eğer silahlanmazsak,” diye uyarırdı, “Rus yakında Ren’in kıyısında olacak.”

1950’lerin Batı Almanyası’nda, NS dönemini hatırlamak istemeyen bir ülkede, yeniden silahlanma işte bu şekilde gerekçelendirildi. O dönemde hâlâ halk partisi olan SPD buna karşı çıkıyordu, ancak yeterince kararlı değildi.

Benim gibi savaş sonrası kuşağından gelenler, erken yaşta kendilerini atom silahlarıyla ilgilenmek zorunda buldular. 1950’lerin ortalarından itibaren Almanya’da, devlet kurumlarının ve toplumun tüm kesimlerinin yoğun biçimde hazırlandığı nükleer saldırı tatbikatları yapılırdı. İlkokulda “sivil savunma” üzerine eğitim almıştım.

Bunun yanı sıra medya da – örneğin Der Spiegel dergisi – hayali nükleer saldırı senaryolarını “örnek kent” Bremen üzerinden sahneye koyuyordu. Bombanın atıldığı yerin çok yakınında doğmuş biri olarak bu anlatılar beni korkutmuştu.

1960’ların başında imzalanan nükleer silahların yayılmasını önleme anlaşmaları, ardından Helsinki’de yapılan AGİK (Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı) süreci, bana uzun süre uluslararası işbirliğinin daha barışçıl bir dünya için fırsatlar sunduğunu düşündürmüştü. Ancak 1979’daki NATO ikili kararına karşı duyulan büyük öfke, beni Bremen Barış Forumu’nun kurucu üyelerinden biri olmaya yöneltti.

Bugün, tıpkı o dönemde olduğu gibi, toplumsal hareketlere ihtiyacımız var. Çünkü sadece hükümetlere bırakılan barış politikası genellikle savaş politikası olarak sonuçlanıyor. Barış ancak aşağıdan, yurttaşların baskısıyla sağlanabilir.

Geri

 

Card image cap
înfo Magazin
Daha fazlasi için

YouTube
Card image cap
Türk Sanat Müziği
Daha fazlasi için
Card image cap
Mesleğe Adım Adım
Daha fazlasi için
Card image cap
İstekler Programı
Daha fazlasi için
Card image cap
SALI SALI Hakan
Daha fazlasi için