Ardından ise başkent Berlin’in Neukölln semtinde 22 yaşındaki bir Suriyeli’nin terör şüphesiyle tutuklanması, tartışmaları daha da alevlendirdi.

Wadephul’dan şüpheci açıklama
Dışişleri Bakanı Wadephul, Suriye ziyaretinde “Burada gerçekten neredeyse hiç kimse insanca yaşayamaz” diyerek, savaşla yıkıma uğramış bölgelere geri dönüşlerin kısa vadede geniş çaplı gerçekleşmesini gerçekçi bulmadığını ifade etti. Bu açıklama parti içinden sert tepkiler aldı; özellikle Günter Krings, bu açıklamanın bağlamından koparıldığını ve geri dönüş sürecine zarar verebileceğini söyledi.

Neukölln’de terör şüphesiyle tutuklama
Aynı günlerde, Berlin-Neukölln’de polis cihatçı motivasyonla bir saldırı planlaması hazırlığında olduğu gerekçesiyle 22 yaşında bir Suriyeli genci tutukladı. 
Tartışmanın kesiştiği nokta
Wadephul’un yaptığı açıklama, Suriye’ye gönüllü dönüşlerin zorluğuna işaret ederken; Berlin’deki tutuklama haberi, özellikle “terörle ilintili Suriyeli mülteciler” algısını yeniden gündeme taşıdı. Bu durum, iki temel eksende toplumsal ve politik kaygılar yaratıyor:
•    Güvenlik: Tutuklama, göçmenler arasında terör riski algısını kuvvetlendiriyor. Bu da, geri dönüş politikaları ve sınır-dışı uygulamalarına yönelik talepleri artırıyor.
•    İnsani ve entegrasyon boyutu: Savaş sonrası Suriye gibi ülkelerden gelenlerin durumu — geri dönüş-entegrasyon-yerinde yaşam koşulları — daha da tartışmalı hâle geliyor. Wadephul’un vurgusu da bu noktaya dokunuyor: Bölgedeki yıkım geri dönüşü zorlaştırıyor.

Sonuç
Bu iki gelişme, Almanya için göç-politika güvenlik entegrasyonu alanlarında çakışan zorlukları açıkça gösteriyor. Wadephul’un Suriye ziyareti sonrası yaptığı açıklama ve Berlin’deki tutuklama, hem “geri dönüşü teşvik etme” hem de “iç güvenlik” ihtiyaçlarının nasıl iç içe geçtiğini ortaya koyuyor.