Bu yok sayılan bir dini azınlığın katliamı işaretiydi: O zamandan bu yana Alevi azınlığı tanınmaları için mücadele ediyor. Kendi ülkeleri Türkiye’de hala yok sayılan Alevilik Almanya’da bu konuda başarılı adımlar atıyor.
Bu zıvanadan çıkmış kitlenin Alevilere ilk saldırısı değildi. Alevi azınlığa Osmanlı imparatorluğu döneminde olduğu gibi şimdiki T.C’de de saldırılar düzenlendi.
Tam 22 yıl önce bu gün de Alevi belleği yakıldı. Hükümetler „trajik bir vaka“ olarak tanımladığı olayın bir sağ sol çatışması olduğunu savunuyor.
Türkiye’de ne kadar Alevinin yaşadığı bilinmiyor. Bilim insanları halkın yüzde 20’sinin Alevi inancına sahip olduğunu tahmin ediyor.
Türkiye Alevi inancını bağımsız bir din olarak kabul etmiyor. Bu nedenle çok az sayıda ibadet merkezleri olduğundan, çoğunlukla ibadet oturumları Cemlerin yapılmasında zorluklar yaşıyorlar.
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, hayatını kaybedenleri andığı mesajında, Sivas Katliamının üzerinden 22 yıl geçmesine rağmen katliamla samimi bir yüzleşme yaşanmadığını, o yüzden acının derinleştiğini vurguladı.
Ölene ağıt yakarak „coşku vebası“nın tedavi edilemediği artık anlaşılmış olmalı. Bunun yerine kendisini tehlikede hissederek saldırıya hazırlanan kişi veya grupların akılla hareket etmesinin nasıl sağlanacağı üzerinde kafa yorulmalı. Çalışma her yıl fiil, sıfat ve zamirlerin yerlerini değiştirerek aynı içerikteki açıklamaları yapmanın saldırıya hazır insanların ruh halinde bir değişiklik yapmayacağı kabulü üzerinden yapılmalı.
Duygulara hitap eden açıklamalardan ziyade; nasıl bir eğitim sistemi, nasıl bir sosyal çevre, hangi ekonomik ve politik koşullar saldırganlığın patlamaya dönüşmesinin Pimini çekiyor? Sorusuna cevap arayan bilimsel araştırmalar için zaman olgunlaşmış olmalı.
Bu kavranamazsa yeni Madımaklar için hazırlıksız yakalanma riski unutulmamalı.