25 yıl öncesine kadar ayrılıkların acısıyla yaşayanların bu gün ülkelerinden savaş nedeniyle ayrılmak zorunda kalanlara hakaret etmekten, saldırmaktan zevk alması nasıl değerlendirilebilir?
O zaman mazoşist olanlar şimdi sadistliğe terfi ettiler. Ama her ikisinin de ruhsal hastalık olduğu unutulmamalı.

Sözlü aşağılama, elle müdahale ve biber gazı saldırısı. Geçici olarak Berlin-Tempelhof havaalanında kalan sığınmacılardan güvenlik personeline ağır suçlama geldi.

Mülteci konaklama tesislerindeki güvenlik personelinden bazılarının sığınmacılara saldırdıkları ve insanlık dışı muamele ettikleri ortraya çıktı..
„Burası hapishane ve siz de tutuklusunuz“
Bir güvenlikçinin, bir kadın sığınmacıya, "Burası bir hapishane, siz de tutuklularsınız. Ve biz ne söylersek yapmak zorundasınız“ dediği öğrenildi.
Başka bir mülteci bayan da astım hastası 20 yaşındaki oğlunun güvenlikçi tarafından yere fırlatıldığını ve gözüne biber gazı sıkıldığını söyledi. Aşağılama sözlerinden birisi de:  “Tempelhof ‘da kalabildiğiniz için minnettar olmalısınız. Almanların hayatı sizin için ölçü olamaz.!” “Tempelhof size yeter.”

Halep’den gelen Husseyin havaalanı hangarındaki perspektifsizlikten şaşkın durumda: "Artık hiç bir umudum kalmadı” diyor ve ekliyor: . "Belki de Halep’e dönmem daha iyi olacak. Orada vurulurum ve ölürüm. Hepsi bu kadar. Ama Tempelhof’da her gün ölüyorum.“