Muhtemelen gerçek bu deyimde yatıyor, çünkü sevgi, aşk programlanamıyor. Ne zaman, hangi koşullarda ve kime aşık olacağımıza karar veremiyoruz.

Ve eğer doğru bir iz üzerinde isek, beynin ürettiği karşı cinsi etkileyip uyaran salgı eşleşmeye karar veriyor. Beynimizdeki bezlerimiz büyük bir hormon kokteyli yayıyor. hr-iNFO-bilim redaksiyonundan Stephan Hübne, bu kokteylin "Mutluluk duygusu, sevgi sarhoşluğu ve sınırsız rahatlığın sorumlusu olan endorfin ve kortizol maddeleri " olduğunu söyledi.

Aşk başa gelince akıl seyahate çıkar
Haz hissi dopamin tarafından sağlanıyor. Adrenalin hormonu kalp atışımızı hızlandırıyor, dizlerimiz tutmaz hale geliyor, karın bölgemizde kelebekler varmış gibi hissediyoruz. Aslında adrenalin saldırı durumunda, kendimizi tehlikede hissettiğimizde salgılanan bir stres hormonu. Ancak aşkta olumlu stres durumu olarak işlev görüyor.

Aşık olan insanlarda akıl (kültür) seyahate çıkar, beyin tamamen aşık olunan kişiye odaklanır: Zaman unutulur ve sadece aşık olunan kişi düşünülür. Bu durumdan Serotonin hormonu sorumludur ve insanın kendisini mutlu hissetmesini sağlar.

Peki bu kadar güzel olan şeyin adı nedir? Aşk… dünyadaki en güzel ilaçtır. Hem de hiçbir yan etkisi olmayan insanı yaşama bağlayan bir ilaç. Aşık olduğumuzda, bağımlılık hastalığı gibi beyin bölgeleri aktif hale gelir.

Sadakat için bir parfüm
Ancak, doğanın hormon kokteylinin repertuarı bundan daha fazlasıdır. Aşık olduktan sonra bunu gerçek sevgi izlemelidir. Bunun çalışması için aşk kokteylinin diğer iki hormonla karıştırılması gerekiyor. Bu hormonlar vazopressin ve oksitosin olarak adlandırılıyor. Güven ve sarmaş dolaş olma hormonları olarak tanımlanan bu hormonlar çiftler birbirine dokunduğunda ve seviştiğinde ortaya çıkıyor.

Her gün Sevgililer Günü olsun. Ancak seversek sevileceğimizi hatırlatalım.