Bottrop - Almanya’da kanser hastaları ölümle pençeleşirken o, kanser ilaçlarını sulandırarak elde ettiği kazançla havuzlu lüks villa yaptırmıştı.
Eksik dozaj kullanarak yapılan kanser ilaçlarından 56 milyon euro kazanç elde eden o eczacı şimdi hem meslekten ömür boyu men edildi hem de 12 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Bottrop kentindeki eczacı Peter S., kanser ilaçlarını sulandırarak hem haksız kazanç sağladı hem de ölümle yüzyüze olan hastaların hayatıyla oynadı. Eczacının iki çalışanının ortaya çıkardığı skandal sonucu Essen Eyalet Mahkemesi’nde yargılanan eczacı Peter S., 14.000’den fazla kanser ilacını sulandırmak ve bu ilaçların parasını sağlık sigortalarından almaktan suçlu bulundu.
İLAÇLARIN KALİTESİNİ BOZDU
İlaçların sulandırılması nedeniyle kalitelerinin büyük ölçüde azaldığına dikkati çeken mahkeme, Peter S.’yi meslekten ömür boyu men etti ve 12 yıl hapisle cezalandırdı. Dava sırasında Peter S.’nin avukatları delillerin yeterli olmadığını savunarak müvekkillerinin serbest bırakılmasını istemişti.
Mağdurlar ve hayatta kalanlar, davada önemli soruların Essen bölge mahkemesi tarafından açıklığa kavuşturulmamış olmasını eleştirdi. Her şeyden önce, kaç hastanın düşük dozajlı ilaç aldığı açıklığa kavuşturulmadı. Başlangıçta, savcılık 1000'den fazla hastanın düşük dozajlı kanser ilacından etkilendiğini iddia etmişti. Bundan başka eczanenin beş yıl boyunca denetlenmediği de ortaya çıkmıştı.
ÇALIŞANLARA ÖDÜL
Eczacının skandalı ortaya çıkartan iki çalışanı Martin Porwoll ve Maria-Elisabeth Klein, 2017 yılı sonunda IALANA adlı organizasyon tarafından bu tür olayları ortaya çıkaran kişilere verilen Alman Whistleblower Ödülü’ne layık görülmüş ve Kassel’de ödülleri verilmişti.
Kassel’deki ödül töreninde “Ancak Almanya’da gerçeklerin ortaya çıkarılması hala oldukça zor” diyen Porwoll, “ "Mağduriyetleri ortaya çıkaranlar yalnız bırakılıyor” demişti. IALANA Başkanı ve avukat Otto Jäckel ise “dilerim ki bu ödülden sonra hastalık kasaları kontrolleri artırır” cevabını vermişti.
Bu ilaç sahtekarlığından kaç hastanın öldüğü bir bilmece sorusu. Martin Porwoll ve eczane çalışanı Maria-Elisabeth Klein işyeri güvencesi gibi kaygılarla bu sahtekarlığı halka açıklamasaydı daha kaç kişi ölecek, kaç anne-babanın yüreği yanacaktı? „Bu gerçekler basın ve düşün özgürlüğünün ne kadar önemli olduğunu anlatmaya yetmiyorsa, anlatmak için çabalamaya gerek yok.“ Ne demişti W.Reich, „insanlar dinlemeye hazır değilse, boşuna konuşma.“