Ciddi şekilde yetersiz finanse edilen bakım hizmetleri, hem bakım personelini hem de bakıma muhtaç insanları ve yakınlarını zorluyor. Sağlık hizmetleri giderek pahalılaşıyor, bakım ise çoğu insan için artık karşılanamaz hale geliyor. Peki federal hükümet ne yapıyor? Kısıtlamalar planlıyor.
Almanya Kızıl Haç Başkanı Gerda Hasselfeldt de, bakım hizmetlerinin artık “bakıma muhtaç olanlar ve yakınları için bir yoksulluk tuzağına” dönüştüğünü söylüyor. Funke Medya Grubuna verdiği demeçte, bakım masraflarının kişilerin ödeyeceği sabit bir katkı payı ile sınırlandırılması gerektiğini belirtti. Bu katkı payının ne kadar olması gerektiğine dair kesin bir rakam vermedi. Ancak, geri kalan tüm masrafların bakım sigortası ve devlet tarafından karşılanması gerektiğini vurguladı.
Geçtiğimiz hafta, Almanya Sağlık Sigortaları Birliği’nin (Vdek) yaptığı veri analizine göre, yatılı bakım hizmetleri için bireylerin ödemesi gereken katkı payı artık aylık 3.000 Euro’nun üzerine çıktı. Ortalama 3.108 Euro ile önceki ortalama olan 2.871 Euro’ya kıyasla %4,5’lik bir artış söz konusu. Hasselfeldt’in aktardığına göre bazı bölgelerde bu rakam 4.000 Euro’yu bile aşıyor. Bu da birçok ailenin artık bu ödemeleri karşılayamayacağı anlamına geliyor.
Federal hükümet ise hâlâ bakım hizmetlerini yeterince finanse etmekten uzak. Hatta, pandemide toplumsal harcamalar için kullanılan ve katkı paylarından gelen 5,2 milyar Euro’yu geri ödemeyi reddediyor. Bu durumu eleştiren Almanya Sosyal Birliği (VdK), hükümete karşı örnek bir dava açmayı düşünüyor. Maliye Bakanı Lars Klingbeil (SPD) tarafından tüm bakanlıklarda ilan edilen “kemer sıkma programı”, “sosyal sigorta fonları için planlanan ”reform komisyonu “na daha çalışmaya başlamadan ellerini bağladı.
Ayrıca VdK, tüm vatandaşların eşit şekilde yasal sağlık sigortasına katkı yapmasının artık “çoktan geciktiğini” açıkladı. Ancak Sağlık Bakanı Nina Warken (CDU), bu talebe açıkça karşı çıktı. Bu da yasal sigortası olanların daha yüksek prim ödemek zorunda kalacağı anlamına geliyor. Koalisyon sözleşmesine göre, bakım hizmeti veren aile üyeleri için öngörülen bakım parası, sadece ekonomik koşullar düzelirse hayata geçirilecek. Mevcut durum göz önüne alındığında, bunun ne zaman gerçekleşeceği tamamen belirsiz. Şimdiden işsizlik rekor seviyeye ulaştı. Kısıtlı bütçe ve artan maliyetlerle ekonomi nasıl canlandırılacak, bu da hâlâ belirsiz.
Bakım kurumları da benzer bir yol izliyor: Hasselfeldt’in açıklamasına göre, “Personel eksikliği ve finansman sıkıntıları, bazı kurumların yatak sayısını azaltmasına, bölümlerini kapatmasına ve iflas etmesine neden oluyor.” Buna ek olarak, her yıl bakıma muhtaç kişi sayısı artıyor. Peki neden herkesin katkı payı ödemediği, herkesin finanse ettiği bir tam sigorta sistemi yok? Hasselfeldt’e göre bu sistem “finanse edilemez.” Oysa “yoksulluk tuzağı” da zaten tam olarak bu demek değil mi?
O halde neden herkesin katkı payıyla finanse edilen, tam bir sigorta sistemi yok? CSU'nun uzun süredir görev yapan milletvekili “Ekonomik değil” diyor.
İnsan onuruna yakışır bir bakım hizmeti artık lüks değil, temel bir ihtiyaç. Ama mevcut politikalarla bu ihtiyaca erişim, her geçen gün daha fazla insan için imkânsız hale geliyor.