yoksulluk, savaş, katliam devam ediyor. Ezberlerimizi bozabilmek için 'Bu durum neden böyle? Bu durum nasıl değişebilir?' diye düşünmeye ve sormaya hazır değilsek, bugüne kadar şikayet ettiğimiz durum, binlerce yıl daha değişmeden devam eder."
Bir dinleyicimiz böyle yazmış. Ben de "Kim kime kazık atmış, kim nasıl zengin olmuş" tarzı haberler yerine bunu sizinle paylaşmaya karar verdim. Çünkü bu yazı, benim de nasırıma bastı.
Babam, iş arkadaşı olan bir genci evimize davet etmişti. Yemekten sonra sohbet başladı. Misafirimiz benden 3-4 yaş büyük olmasına rağmen adeta bir hatip gibiydi. Söylediklerine "Hadi ya, sende!" gibi cümlelerle itiraz ediyordum. Saat bir hayli geç olmuştu ve gitmek için saatine bakarak, "Kalkacağım ama mutlaka sana bir şeyler söylemem lazım, yoksa uyuyamam," dedi. Devam etti: "Gözüm sen mal gibi bir adamsın, hiçbir şey bilmiyorsun, dünyadan haberin yok. 'Hadi ya' demekle bilgili olduğunu mu sanıyorsun?" dedi ve gitti.
Terler içinde kaldım. Tüm gece uyuyamadım. Ertesi sabah okula gitmek yerine, kitapçıya gittim. Bir karton dolusu kitap aldım ve okumaya başladım. Hala da okumaya devam ediyorum. O olmasaydı, ben de hala babam gibi "Ben paşacıyım" demeye devam ederdim.