Ancak 3 Mart’ta Mannheim’de bir Alman, aracıyla insanların arasına dalarak iki kişiyi öldürdü ve on bir kişiyi yaraladı. Olayın ardından soruşturmayı yürüten başsavcı, birkaç saat içinde, mevcut soruşturma koşullarına göre olayın siyasi bir motivasyona dayandığını açıklamak için erken olduğunu belirtti. Kısa süre sonra ise medya, saldırganın 2018’de Facebook’ta yaptığı aşırı sağcı bir yorumdan dolayı mahkum olduğunu duyurdu.
Tabii ki, yedi yıl önce yapılan bir sosyal medya paylaşımı, bir saldırı sonrası sevinç çığlıklarıyla aynı anlamı taşımaz; ayrıca yıllar öncesine ait bir yorumdan, siyasi bir suç motivasyonu çıkarmak da doğru olmayabilir.
neues deutschland’ın yorumuna göre, buna rağmen, burada açıkça görülen ırkçı çifte standartlar oldukça dikkat çekici. 2016 yılında Bavyera Eyalet Kriminal Polis Teşkilatı, Münih’teki Olympia alışveriş merkezine yapılan saldırıyı "siyasi motivasyonlu aşırı sağ şiddet suçu" olarak sınıflandırmak için tam üç yıl beklemişti. Bu durum, aynı çifte standartların Magdeburg’daki Noel pazarı saldırısının soruşturulmasında da etkili olduğunu gösteriyor; burada da aşırı sağcı bir motivasyona dair açık ipuçları bulunuyor. Bu çifte standartlar yalnızca soruşturma makamlarıyla sınırlı kalmıyor; aynı zamanda medya araştırmalarına da yansıyor.
Peki siyaset ne diyor?
CDU Başkanı Friedrich Merz, Mannheim'daki ölümcül olayın ardından X platformunda, "Böyle eylemleri engellemek için her şeyi yapmalıyız" çağrısında bulundu. Merz, "Almanya yeniden güvenli bir ülke olmalı. Bunun için tüm kararlılığımızla çalışacağız" diye konuştu. Sosyal Demokrat Partili (SPD) İçişleri Bakanı Nancy Faeser, Pazartesi akşamı Mannheim'da yaptığı basın açıklamasında, "Bir kez daha Mannheim, gerçekten çok üzgünüm," dedi. Ve bunun "akıl almaz derecede korkunç bir eylem," olduğunu belirtti.
Geçtiğimiz haftalarda, Almanya'da yabancı kökenli suçlular tarafından gerçekleştirilen saldırılardan farklı olarak, Faeser ve Merz şu ana kadar bu tür suçların önlenmesi için somut bir önlem talep etmedi. Ocak ayı sonunda Aschaffenburg'da gerçekleşen şiddet olayının ardından, Merz, diğer konuların yanı sıra Almanya'nın dış sınırlarının kalıcı olarak kontrol altına alınmasını isteyen bir rapor sundu. Oysa çeşitli araştırmalar, göç ile bir yerdeki suç oranı arasında doğrudan bir ilişki olmadığını ortaya koymuştu.
