Yunanistan'da olduğu gibi, tasarruf politikaları birçok İspanyolun yönünü yeni partilere döndürdü.

Siyasetin en büyük partisi iktidardaki Halk Partisi (PP) yüzde 26 destekle birinci gelse de yüzde 10’un üzerinde oy kaybetti.
Ana muhalefette bulunan Sosyalist Parti PSOE ise ülke genelinde yüzde 25 oy aldı.

İki partili sistem sona erdi
Yunanistan’daki radikal sol parti Syriza’ya benzetilen ‘Podemos’ ilk kez katıldığı seçimlerde büyük bir başarı yakaladı.
Partinin lideri Pablo Iglesias, sonuçların genel seçim için bir gösterge olduğunu belirtti: “İspanya’da büyülü bir gece bu. Ve muhtemelen bu günler değişimin başlangıcına işaret ediyor. Avrupa Parlamentosu seçimlerinden sonra İspanya’da değişimin mümkün olduğunu söylemiştim, şimdi bu gerçek oldu. Bence bu değişim rüzgarı, Kasım ayındaki genel seçimlerde Halk Partisi’ne karşı bize zaferi getirecek.”

Genç partiler ‘Podemos’ ile ‘Ciudadanos’ birinci gelmeseler de yerel meclislere soktukları vekil sayılarıyla iktidar ve anamuhalefet partileri için koalisyonu zorunlu kıldı.

Halk Partisi PP, 21 vekili seçilen başkent Madrid’te ilk kez çoğunluğu yitirdi. Podemos’un desteklediği ‘Ahora Madrid’ ise 20 vekilini belediye meclisine soktu.

Katalonya özerk yönetimi başkenti Barcelona’da ise belediye başkanlığını kriz sırasında insanların evlerinden sokağa atılmasına karşı mücadelede öne çıkan kadın aktivist Ada Colau kazandı. Podemos’la birlikte ‘En Comu’ adlı platform çatısı altında birçok siyasi oluşumun ortak adayı Colau, iktidardaki Yönelim ve Birlik Partisi’ni geride bıraktı.

Barcelona’nın ilk kadın yerel yöneticisi olacak Colau, sonucu ‘Davut’un Calut’a karşı galibiyetine’ benzetti.

Yerel seçimlere katılımın yaklaşık yüzde 65 düzeyinde olduğu açıklandı.