Erfurt'taki mahkeme bu kararı alırken gerekçesinde Avrupa Birliğinin kiralık işçi yönergesine aykırılığın olmadığını da tespit etti.
Davayı bir kiralık işçi şirketinde çalışan ve geçerli toplu iş sözleşmesi gereğince 9,23 Euro saat ücreti alan bir kadın emekçi açmış ve çalıştığı işyerindeki kadrolu olanların aldığı 13,64 euroluk saat ücretinin kendisine verilmesini talep etmişti. Davacı kadın emekçi buna gerekçe olarak yürürlükteki Avrupa Birliği kiralık işçilerin eşitlenmesi yönergesine atıfta bulunmuştu.
Ancak kiralık işçilere daha fazla tatil veya daha çok ücretli boş vakit verilmesi söz konusu olduğunda saat ücretlerinin kadrolu çalışanlardan daha az olabileceğine karar veren Federal İş Mahkemesi, kadın emekçinin davasını reddetti. Bununla birlikte uygulamanın Avrupa Birliği yönergesi ile çelişmediğini açıkladı.
Mahkeme bunun yanı sıra kiralık işçilere verilen saat ücretlerinin asgari ücretten daha az olmamasına dikkat edilmesini ve kiralık işçi sözleşmesi ilk dokuz ay için geçerli olduğundan bu sürenin aşılmamasını vurguladı. Mahkeme aynı işte çalıştırılanların farklı ücretlendirilmelerinin hukuka aykırı olmadığını karara bağladı.
Kiralık işçilere genellikle kadrolu emekçilerden daha az ödeme yapılıyor. Zaten kiralık işçilik yasası Schröder ve Yeşiller koalisyonu döneminde bunun için çıkarıldı. Ortalama olarak ayda 600 avro daha az ücret alıyorlar. Federal İş Mahkemesi, “aynı iş için daha az para” uygulamasının hukuka aykırı olmadığına karar verdi.
Almanya'daki 800.000'den fazla kiralık emekçi için Federal İş Mahkemesi'nin kararı iyi bir haber değil. Mahkeme, "eşit ücret" olarak adlandırılan, yani eşit işe eşit ücret ödenmesi gerektiği ilkesine istisna getirilebileceğine hükmetti.
Nihayetinde yürürlükteki hukukun da sermaye lehine işlediği bu şekilde teyit edilmiş oldu. Kiralık işçilik uygulamasının düşük ücret sektörünü yaygınlaştırdığı bilinmesine ve uzun yıllardan bu yana kiralık işçi yasasının kaldırılması için mücadele verilmesine rağmen sendikaların bu konuda hiçbir girişimde bulunmaması da sosyal partnerlik anlayışının ne denli işçi ve emekçi düşmanı bir uygulama olduğunu gözler önüne seriyor.