Karaca:
"Bu konu biraz irdelense, birçok benzer eğitim odasında, evinde benzer durumların yaşadığına tanık olunabilir. En azından çocukların dayakla istismara uğradığı belki binlerce ev sayılabilir. Uygulama sayılabilir. Çocuklarımızın böyle bir mağduriyet yaşaması ortadayken ve Ensar Vakfı ya da adı ne olursa olsun, bu tür kurumların elinden hızla eğitim ortamlarının alınması gerekirken; aileden sorumlu bir bakan çıkıyor ve
'Bir kere rastlanmış olması hizmetleriyle ön plana çıkmış bir kurumumuzu karalama için gerekçe olamaz.'
Hani böyle şeyler olur, abartmayın anlamına da gelen, aslında kafalarının arkasındakini söylüyor. Eğitim verme devletin görevidir. Bir an öce Milli Eğitim Bakanlığı bu kursları kapatmalı ve eğitimi devlet okullarında vermeli."

CHP Parti Sözcüsü Selin Sayak Böke:
"Görevi o çocukları korumak olan aile ve sosyal politika bakanının yaptığı, insanlık dışı açıklamadır. Düşünün ki, bir vakfa emanet edilen çocuklar istismar ediliyor. Bakan, çocukları korumak yerine vakfı korumayı tercih ediyor. Vakıfların çıkarlarını ve itibarlarını da çocuklarımızın sağlığı ve güvenliğinden daha öncelikli görüyorlar."

Çözümsüzlüğün çözümü açıklama ve talepler
Eğitim sen Genel Başkanı Kamuran Karaca’nın, “eğitimin devlet okulunda yapılması” talebi sıradan vatandaşın kitle bilinci seviyesinde takılıp kaldığını gösteriyor. Çünkü, Öğretmeninin tecavüzüne uğradığı için intihar eden liseli Cansel Kınalı devlet okulu öğrencisi idi.

Devletin dünya görüşünün fabrikası olan ailelerde yetişen eğitimcilerin vakıfta veya devlet okullarında görev yapması söz konusu cinsel veya şiddet içerikli tacizleri engelleyemez.

Tecavüzlerin nasıl bir çocuk eğitiminin sonucu olabileceği, bunu engellemek için nasıl bir çocuk eğitiminin gerekli olduğuna dair somut planlar sunulsaydı yaraya parmak basılmış olunurdu. Ama bu cesaret ve bilgi işi.