Ancak eleştiriler, sorunun asıl kaynağının göçmenler değil, yıllardır ertelenen eğitim yatırımları ve yanlış politikalar olduğuna işaret ediyor.
Suçlu bulundu
IW’nin verilerine göre, “entegrasyon” alanındaki göstergeler son 12 yılda 44 puan, genel okul kalitesi ise 28 puan geriledi. Raporda, özellikle 2015’ten sonra artan göçle birlikte eğitim sisteminin zorlandığı vurgulandı. Ancak bu yaklaşım, eğitimdeki yapısal sorunların üzerini örtmekle eleştiriliyor. Uzmanlar, yıllardır süregelen öğretmen açığına, dijitalleşmedeki yavaşlığa ve altyapı yetersizliklerine dikkat çekiyor.
Sorumluluk siyasetçilerde
IW yetkilisi Axel Plünnecke, “öngörülenden çok daha fazla çocuğun okullara gelmesi” nedeniyle sistemin hızlı cevap veremediğini söylese de, eleştirel bakış açısına göre bu aslında hükümetlerin yıllardır bilinen demografik gelişmelere hazırlıksız yakalanmasının bir sonucu. Eğitim sisteminin krizleri göçmenlere yüklenirken, gerçek sorumluluğun siyasetçilere ait olduğu dile getiriliyor.
Çözüm yine testler mi?
Eğitim Bakanı Karin Prien (CDU), dil ve gelişim eksikliklerine karşı dört yaşındaki çocuklara zorunlu testler yapılacağını duyurdu. Ancak bu yaklaşım da eleştirilere açık: Eğitim politikası giderek testlere ve denetime indirgenirken, okul altyapısının güçlendirilmesi ve öğretmenlerin desteklenmesi ikinci plana atılıyor.
Asıl mesele erken destek
Heidelberg Eğitim Fakültesi’nden Havva Engin, çocukların eğitim başarısının okuldan çok daha önce belirlendiğini vurguluyor: “Bir çocuğun eğitim kariyeri anaokulunda şekillenir. Erken dönemde veril(e)meyen destek, ileride çok daha büyük maliyetlere yol açar.”
Sonuç: Yapısal kriz göçle açıklanamaz
Eğitimdeki gerilemenin göçmenlerle açıklanması, hükümetlerin yıllardır eğitime yeterli kaynak ayırmamasını görmezden geliyor. Asıl mesele, Almanya’nın uzun süredir bilinen öğretmen açığını kapatamaması, okulları geleceğe hazırlayamaması ve eğitimdeki eşitsizlikleri giderecek sosyal politikaları hayata geçirememesi.