Böylece Hristiyan Demokrat Birliği’nin (CDU) şansölye adayı Friedrich Merz, toplama kamplarında bir milyon insanın katledilmesinin anılmasından yalnızca iki gün sonra, içinde "'Nasyonal Sosyalizmin dost yüzüyüm'” diyenlerin bulunduğu AfD’ye karşı inşa edilen "güvenlik duvarının" yıkılmasına yeşil ışık yakmış oldu. Bundestag’daki oylamada, CDU’nun göçle ilgili beş maddelik önergesi AfD’nin oylarıyla kabul edildi.
Önergenin ilk maddesi, yasa dışı giriş teşebbüsünde bulunan tüm kişilerin geri gönderilmesini öngörüyor. Bu madde, 348 lehte, 345 aleyhte ve 10 çekimser oyla kabul edilirken, 30 milletvekili oylamaya katılmadı. CDU ve CSU’nun toplam milletvekili sayısı 196 olmasına rağmen, bu kararın FDP, AfD ve bağımsız bir milletvekilinin desteğiyle alındığı görüldü. SPD, Yeşiller ve Sol Parti tasarıya karşı çıkarken, Sol çizgideki Sarah Wagenknecht İttifakı çekimser oy kullandı.
AfD'de coşku
AfD milletvekili Bernd Baumann, oylamanın "tarihi" bir dönüm noktası olduğunu belirterek, Batılı ülkelerde "yeşil sol ana akıma karşı" bir hareketin yükseldiğini ve bunun Almanya'ya da ulaştığını vurguladı. Baumann, "Şimdi ve burada yeni bir dönem başlıyor ve buna biz öncülük ediyoruz" diyerek partisinin zaferini ilan etti.
'Kara bir gün'
CDU/CSU’nun AfD’nin açık desteğini alarak bu tasarıyı geçirmesi, Almanya’da büyük yankı uyandırdı. Spiegel dergisi konuyla ilgili haberinde, "Bugün Almanya’da siyaset değişti" başlığını kullanırken, SPD’nin başbakan adayı Olaf Scholz, oylamayı "tarihi" olarak nitelendirdi.
'Artık Merz’e güvenemem'
Başbakan Scholz, katıldığı bir televizyon programında CDU/CSU’nun bilinçli olarak bu girişimde bulunduğunu belirterek, "Artık Merz’e güvenemem" dedi. Yeşiller partili Britta Haßelmann ise, "Aralarında 'Nasyonal Sosyalizmin dost yüzüyüm' diyenlerle çoğunluk kuran biriyle işimize devam ediyormuşuz gibi davranamayız" sözleriyle CDU’nun bu hamlesine sert tepki gösterdi.
CDU’nun sağa kayışı ve sosyal politikaları
Freitag’ın haberine göre, CDU/CSU’nun sağa keskin dönüşü yalnızca sığınmacı politikalarıyla sınırlı kalmıyor. Vergi politikaları, Vatandaş Parası yardımı ve çocuk parası konularında da gerici adımlar atmayı planlıyor. "Yeniden gurur duyabileceğimiz bir Almanya için" başlıklı ortak seçim bildirgeleri, ulusalcı bir söylemi öne çıkarıyor. Birlik partilerinin "Almanya’yı tekrar öne çıkarma" vaadi, Donald Trump’ın "Amerika’yı Tekrar Harika Yap!" sloganını çağrıştırıyor.
Yeni ABD başkanının büyük güç şovenizmini ortaya koyan yaklaşımları dünya genelinde eleştirilirken, CDU/CSU’nun bu çizgiye yakın politikalar izlemesi Almanya’daki toplumsal eşitsizliği derinleştiriyor. Ancak bu tehlikeli gidişat şu anda sığınmacı politikalarının gölgesinde kalıyor.
