Ne oldu?:
•    • Ordu içinde bir grup Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı „darbe girişimi“nde bulundu. Cuma akşamı "darbeciler!" ülkedeki yönetime konulduğunu açıkladı. Bu arada hükümet yaklaşık dört saat sonra darbe girişiminin sona erdiğini ve kontrolün hükümetin elinde olduğunu duyurdu.

Darbe girişimiyle ilgili olarak yüksek yargıda başlatılan operasyonda ise 140 Yargıtay, 48 Danıştay, 5 HSYK üyesi gözaltına alındı. 7 850 polis açığa alındı. Operasyonun yargı kolunda 2 745 gözaltı kararı bulunurken, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, "Şu anda temizlik devam ediyor. 6.000 civarında gözaltı var. 6.000’i de geçecektir. Bunlarla ilgili adli süreç devam edecektir" dedi.

•     • Ordudan yapılan açıklamaya göre 104’ü darbeci olmak üzere 290 kişi öldü, 1140 kişi de yaralandı. 6000 darbe zanlısı tutuklandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'darbe girişimi' sonrasında yaptığı açıklamada 'Bedelini ağır ödeyecekler. Meydanı onlara bırakamayız' dedi.

"Başarısız olsa da olmasa da, bu darbe girişiminin Türk demokrasisi için çok ciddi sonuçları olacak. “Darbe girişimini” atlatan Erdoğan daha güçlü bir konuma gelecek ve içerideki muhaliflerini ezmek için daha kararlı olacak. Kendine siyasi güç sağlayacak anayasa değişikliğiyle icracı başkanlık niyeti daha da güçlenecek. ''

Erdoğan'ın eli daha da güçlenecek
Lüders: Erdoğan bu fiyaskoyla sonuçlanan darbenin ardından tüm muhaliflerine ve rakiplerine karşı son derece sert bir şekilde harekete geçecektir. Geçmişte ya da şu an kendisi ya da yönetim tarzıyla ilgili eleştirel tavır takınan herkes, şimdi vatan haini zannı altına sokulacaktır. Türkiye'de bir 'temizlik' dalgası yaşanacağı kesin. Erdoğan karşıtları görevlerinden alınacaktır. Sonuç itibariyle darbe girişimi, Erdoğan'ın mutlak iktidarını daha da güçlendirecektir.

2500’den fazla hakim görevden alındı
Hükümet „Başarısız darbe“ girişimini kendisine kaşı olanlar için kullanmayı ihmal etmedi. 2500’den fazla hakim görevden alındı.

Erdoğan iktidarda kaldı. Başarısız „Darbe Girişimi“ sürecinden güçlenmiş olarak çıktı. Erdoğan’ın iktidarına son vereceği düşünülen „darbe girişimi“ tam tersine Erdoğan’ı tek adam haline getirdi.

Erdoğan halktan gelecekte daha otoriter olabilme iznini de aldı. Başkanlık sistemi yolu üzerindeki tüm engeller kalktı.

O şimdi darbe girişimlerine karşı halkı korumak için kendisinin mutlaka daha fazla güce ihtiyacı olduğuna halkı daha rahat ikna edebilecek. Ve AKP propaganda makinesi mümkün olduğunca tehdidin büyük görünmesi için gerekli olan her şeyi yapacak.
Erdoğan, darbe girişimini “Allahın lütfu” olarak tanımladı. Bunu ne anlama geldiğini ise,
O-Ton
“Allahın lütfu”dur çünkü
Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Devletin tüm kurumlarında bu virüsleri temizleme dönemi devam edecektir. Çünkü bu vücut metastaz yaptı. Maalesef kanser virüsü gibi bu devletin her yerini sardı. Dolayısıyla biz bunları biliyorduk ve ilgili olan bütün mercilere de bunu söyledik, söylüyoruz." Dedi.

Erdoğan'dan "İdam isteriz" diyen vatandaşlara ”Bu sizlerin bir hakkıdır!” cevabını verdi.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, darbe girişimi sırasında hayatını kaybedenler için Fatih Camii'ndeki cenaze törenine katılan vatandaşların "İdam isteriz" çağrısına karşılık olarak, "Demokrasilerde halkın talebi bir kenara konulamaz. Bu sizlerin bir hakkıdır." cevabını verdi.

Darbe girişimi sonrası tutuklamalar devam ediyor. Almanya’da Erdoğan’ın tutuklama uygulamalarının hukuksuz olduğu, otoriter tek adam yönetimine doğru gidiş olarak eleştiriliyor.

Bu eleştirilerin yürekten yapıldığına inanmak için hiçbir sebep yok. Çünkü Almanya’yı rahatsız eden, Türkiye’deki anti demokratik, otoriter tek adam yönetimi değil. Tam tersine böyle bir yönetimle sürecek ilişkilerin halka nasıl anlatılacağı kaygısı.
Türkiye’deki muhalefetin durumu
Türkiye’deki muhalefetin durumuna gelince, demokrasi için mücadele çağrısı yapan, sosyal demokratların ve solun Erdoğan’ın halkın büyük çoğunluğu tarafından neden desteklendiğine hatta canını verecek şekilde tankların önüne yattığına dair bir cevabı yok.

Erdoğan’ın yarattığı gündemi yorumlamakla yetinen örgütlenmelerin, halkın neden mücadele etmesi gerektiği, demokrasinin ne anlama geldiğine dair de cevapları ve bir programları yok.

Halkın beklentilerini araştırarak, ne istendiğini, bunun için ne yapılması gerektiğini ortaya koyacak ve buna uygun çalışmalar yapacak sabırları da yok. Çünkü ruhsal durumları yoğunlaşmayı, konsantre olmayı engelliyor. Bu sebeple yıllar önce söylenmiş olanları tekrarladıklarını da fark edemiyorlar.

Yıllar öncesinin reçeteleriyle bugünün hastalığını tedavi etmek gibi bir çıkmazın içinde olduklarını halk da görüyor olmalı.
 
Sanki “basın özgürlüğü” baskı altına alınmasa, gösteriler engellenmese halk muhalif gazeteleri okumak, muhalif tv kanallarını izlemek için kuyruğa girecek ve okuyup, dinleyip sokaklara çıkacak gibi bir beklentinin ruh hali var.
Örgütlülüğü olmayan örgütlerin “basın özgürlüğü”, “gösteri özgürlüğü” ile ciddiye alınacağı beklentisi yanılgı değilse nedir?

İnsanları harekete geçiren ruh hallerdir, tarihi yapan da toplumun bu ruh halidir.

Muhalif örgütlerin durumunu tek cümleye sığdıran Kayserili Ahmet:
“İşimiz yaptırmaya camiye gidelim, devrim yapmaya da size mi gelelim?”’