Sosyal yardım derneği VdK’nın Frankfurt’ta düzenlediği eylem günlerinde konuşan uzun yıllardır gönüllü bakım faaliyetlerinde bulunan Hannelore Schüssler, mevcut sistemin insan onurunu zedelediğini söyledi.
Schüssler, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (ADHS) tanısı konmuş iki torununa bakım sağlamak zorunda kalan ailesinden örnek vererek, "Oğlum ve gelinim iş saatlerini düşürdü, gelirleri azaldı, emeklilik hakları ise zarar gördü. Ömür boyu yoksulluk riskiyle karşı karşıyalar" dedi. Schüssler, bakım sağlayan aile bireylerine kalıcı gelir güvencesi sağlanması gerektiğini belirterek, hükümetten bakım ücreti veya maaş eşdeğeri destek talep etti.
Bürokrasi ormanı ve erişim engelleri
Sosyal İşler Bakanı Bärbel Bas’a çağrıda bulunan Schüssler, “Bakım sürecine dair başvurular karmaşık ve yorucu. Bürokrasi pek çok kişiyi, sadece göçmenleri değil, herkesi zorluyor,” diye konuştu. VdK, bakım danışma merkezlerinin ‘bakım yeterlilik merkezlerine’ dönüştürülmesini ve sade, anlaşılır dille bilgi verilmesini talep ediyor.
Ayrıca fiziksel, dilsel ve yapısal engellerin toplumun önemli bir kesimini dışladığına dikkat çeken Schüssler, “Herkes bir gün hastalanabilir, engelsiz erişim herkes için kazançtır” ifadelerini kullandı. Gönüllü yardım sağlamak isteyenlerin bile bürokratik engellerle karşılaştığını belirtti: “Basit bir temiz kağıdı ücretsizken, genişletilmiş temiz kağıdı için 13 avro isteniyor. Ayrıca ehliyet için değil, bakım için özel bir eğitim şart.”
Yapay zekâ umudu
Koalisyon sözleşmesinde yapay zekânın engelli bireyler için nasıl kullanılacağına dair genel ifadeler bulunduğuna işaret eden Schüssler, bu teknolojinin potansiyel faydalarını da vurguladı. “Demans hastalarının güvenliği için kullanılabilir, ellerini kullanamayanlar sesli komutla cihazlarını kontrol edebilir,” dedi. Örnek olarak, ileri düzey MS hastası bir bireyin yapay zekâ desteğiyle doktora unvanı alıp, yazarlık yaparak geçimini sağlayabildiğini ancak hâlâ kişisel bakıma muhtaç olduğunu dile getirdi.
Sağcı söylemler ve ayrımcılık artıyor
Toplumda yükselen sağcı eğilimlerin engelli bireyleri de olumsuz etkilediğini ifade eden Schüssler, özellikle AfD'nin güç kazanmasından bu yana günlük yaşamda ayrımcılığın da arttığını söyledi. “Engelli çocukları olan bir çift, kamuya açık alanlarda hakarete uğrayabiliyor. Engelli ve queer bireyler ise iki kat daha fazla dışlanıyor,” dedi.
Schüssler, hükümetin aşırı sağa karşı özel destek programlarını artırması ve demokrasiyi koruyacak somut adımlar atması gerektiğini vurguladı. Ancak CDU ve SPD arasında yapılan mevcut koalisyon sözleşmesinde bu yönde hiçbir düzenleme bulunmadığını belirtti.
