Yine İstanbul. Senin, benim, herkesin bulunabileceği, uluslararası trafiğin düğüm noktası, Türkiye’nin kapılarının dünyaya açıldığı Atatürk Havaalanı hedef olarak seçildi.
Hedef olarak seçilen saldırı alanında 42 kişi öldürüldü, 239 kişi de yaralandı.
Aniden parlayan bir ışık yumağı, patlama, duman, insanlar yerlerde, bir çift koşarak kaçmaya çalışıyor. Kısa bir süre sonra yerlerde yaralılar, yıkıntı parçaları, bir taksi şoförü kana bulanmış elbiseleri içindeki insanları arabasına alarak hareket ediyor.
Her gün yaşadığımız, “Evdeyken damdan bir tahtanın düşmesi, uzaktayken bir kulenin yıkılmasından daha büyük sorun olur.” Uzaklaştıkça sorunlar küçülür. Bu doğruysa, İstanbul’daki saldırı ve saldırı sonrası yaşanan durumu uzakta olanlar olarak anlamamız ve hissetmemiz zor.
Bundan başka sorunun çözümüne dair de bir şey söylemez anlattıklarımız.
Olaydan sonra açıklama yapan politikacılar, saldırıdan İŞİD’i sorumlu tuttu.
Türkiye’nin özellikle iki düşmanı var: Bir tanesi PKK ve PKK’dan ayrılan TAK, diğeri de IŞİD.
Türkiye’de 1984 yılında başlayan Kürt özgürlük hareketi savaşı sırasında PKK’ya karşı savaşan Cihatçı hareketler, devlet tarafından dolaylı olarak desteklendi.
Bu dolaylı destek Suriye’de iç savaşın tarafı olan cihatçı örgütlere, Irak’ta süren IŞİD eylemlerine kadro sağlanmasına dönüştü. IŞİD militanlarının sınırdan girip çıkmasına, mühimmat temini yapılmasına, savaşta yaralananların sınır bölgesinde tedavisine kadar genişledi.
Şimdi ise IŞİD ile işbirliği, Rusya ve İsrail ile yapılan anlaşma, İncirlik havaalanının IŞİD ile mücadele eden koalisyon güçlerinin uçaklarına açılmasıyla Türkiye’nin celladı oldu.
Yani bu saldırının tek suçlusu IŞİD değil, devlettir de.
Olay sonrası açıklama yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, uluslararası güçlere teröre karşı birlikte mücadele çağrısını yeniledi.
Ama Erdoğan, teröre karşı mücadeleyi Kuzey Suriye’de IŞİD’e karşı savaşan Kürt savaşçılarına karşı mücadele olarak görme politikasını terk etmek istemiyor.
Uluslararası kabul edilmiş bir terör tanımlaması yok. Terörü her devlet kendi çıkarlarına ve gününün ihtiyaçlarına göre tanımlıyor.
Erdoğan’ın terör tanımı ve hedefi diğer ülkelerin tanımıyla uyuşmadığı için destek bulmuyor.
Ama şiddetin faturası kabarmaya devam ediyor. Yerlisi ve yabancısıyla birçok insan kendisini güvencede hissetmiyor ve ekonomik geleceğinden kaygı duyuyor. Meydanlarda kalmaktan vaz geçiyor, güvenlik haberlerinin okuyucu sayısı daha fazla okunanlar sıralamasında yükselmeye devam ediyor. Bazı günlerde çocuklarını okula göndermiyorlar. Metroya binmekten ve alışveriş merkezlerine gitmekten vaz geçenlerin sayısı artıyor.
Hükümetin çözüm üretmeyen politikaları, korku salmak isteyen saldırganların hedefine ulaşmasını kolaylaştırmış gibi görülüyor.
Atatürk Havaalanı’na saldırı
|
Dünya
İstanbul Atatürk Havaalanı’na yapılan saldırı Türkiye’yi kalbinden vurdu. Yılın başından bu yana gerçekleştirilen saldırılarda 100 kişi hayatını kaybetti. Ürkütücü mesaj açık: Türkiye'de artık hiç kimse güvende değil, herkes bir hedef.


Türk Sanat Müziği
Daha fazlasi için
Mesleğe Adım Adım
Daha fazlasi için
İstekler Programı
Daha fazlasi için