Ancak eleştirmenler, özellikle kentlerde yaşayan ve sol-liberal görüşe sahip grupların, bu yasak çağrılarını moral üstünlük göstergesi olarak kullandığını belirtiyor. Tartışmaların zamanla sınıfsal ve göçmen karşıtı söylemlere dönüştüğü de dikkat çekiyor. Geçmişte AfD’nin yılbaşı gecesi gözaltına alınan kişilerin isimlerini sorgulaması ve ardından yasal cezaların artırılması çağrısı örnek olarak gösteriliyor. İçişleri Bakanı Alexander Dobrindt'in Yılbaşı gecesinden sadece iki gün önce polis memurlarına yönelik saldırılar için daha ağır cezalar istemesi tesadüf değildir.
Yetkililerin yasakları uygulamak için polise yetki vermesi, özellikle daha düşük gelirli ve göçmen toplulukları hedef alan bir kriminalizasyon riski yaratıyor. Havai fişek yasakları genellikle şehir merkezleri ve işçi mahallelerinde uygulanıyor; bu bölgeler, orta sınıfın yaşadığı yerler veya bahçede havai fişek kullanabileceği semtlerin dışında kalıyor. Geçmiş yılbaşı gecelerinde bu bölgelerde polisle gençler arasında çatışmalar yaşandı.
Uzmanlar, yılbaşında tek seferlik kurallara uymamanın veya sembolik kontrol girişimlerinin, sistematik sosyal eşitsizlikler ve sınıf mücadelesi yerine geçemeyeceğini vurguluyor. Buna karşın, polis ve devlet yetkililerinin rolü, toplumsal gerilimleri azaltmak yerine bazı gruplar üzerinde baskı aracı olarak algılanabiliyor.