özellikle temel gıda ürünlerinde görülen fiyat patlaması tüketicilerin bütçesini ciddi şekilde zorluyor.

Meyve fiyatları bir yılda yüzde 7,1, şeker ve tatlı ürünleri yüzde 6,9, süt ve yumurta yüzde 3,2, et ve et ürünleri ise yüzde 2,9 oranında zamlandı. En çarpıcı artış ise çikolatada yaşandı: yüzde 21’i aşan fiyat yükselişi dikkat çekti. Buna karşılık zeytinyağı fiyatlarının yüzde 22 düştüğü belirtilse de, bu düşüş, geniş tüketici kesimleri için gıda sepetindeki artışı telafi etmiyor.

İstatistik Dairesi Başkanı Ruth Brand, Ağustos ayında gıda fiyatlarındaki yükselişin hızlandığını kabul ederken, enerji fiyatlarındaki düşüşün enflasyona önceki aylara göre daha az yansıdığını vurguladı. Enerji maliyetleri geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 2,4 gerilese de, bu düşüş artık hanelerin giderlerini rahatlatmaya yetmiyor.

Hamburg Ticaret Bankası Başekonomisti Cyrus de la Rubia da özellikle gıda fiyatlarındaki zamların halkın “hissettiği enflasyonu” yükselttiğini söyledi. Uzmanlara göre resmi enflasyon yüzde 2’nin biraz üzerinde görünse de, mutfak harcamaları dikkate alındığında vatandaşın yaşadığı gerçek baskı çok daha yüksek.

Ekonomi Bakanlığı yıl sonuna kadar enflasyonun yüzde 2 civarında dengeleneceğini öngörüyor. Ancak sendikaların düşük ücret artışları ve zayıf ekonomik büyüme gerekçesiyle bu açıklaması, tüketici örgütleri tarafından “sorunu küçümsemek” olarak değerlendiriliyor.

Çekirdek enflasyon ve ECB’nin sınavı
Gıda ve enerji hariç hesaplanan çekirdek enflasyon Ağustos ayında yüzde 2,7 oldu. Avrupa Merkez Bankası’nın hedefi yüzde 2 iken, Almanya’daki rakam bu seviyenin üzerinde seyrediyor. ECB, geçen yıldan bu yana faiz indirimleriyle piyasaları rahatlatmaya çalışsa da, gıda enflasyonu karşısında bu politikaların halkın gündelik yaşamına somut bir katkı sağlamadığı eleştirileri artıyor.