25-34 yaş arası gençlerde üniversite mezunlarının oranı %40’a yükselmiş durumda. Ancak, genç yetişkinlerin %15’i hiçbir mesleki veya lise eğitimine sahip değil.
Uzmanlar, Almanya’daki sosyal köken farkının kalifiye eleman eksikliğinde önemli bir rol oynadığını vurguluyor. Eğitimden uzak ailelerin çocukları üniversiteye veya meslek eğitimine ulaşmakta zorlanıyor, akademik ailelerin çocukları ise önemli ölçüde avantajlı. Bu durum, işgücü piyasasında ciddi bir beceri dengesizliği yaratıyor.
STEM alanlarında (matematik, bilişim, doğa bilimleri, teknoloji) mezun sayısı yüksek olsa da, işverenlerin ihtiyaç duyduğu pratik ve mesleki beceriler hâlâ eksik. Eğitim sisteminin genel olarak akademik başarıya odaklanması, mesleki eğitim ve temel becerileri geri planda bırakıyor.
Eğitim Bakanlığı yetkilileri, mesleki eğitim geçişlerinin güçlendirilmesi gerektiğini belirtse de, OECD raporu Almanya’da hâlâ çok sayıda düşük vasıflı genç olduğunu ortaya koyuyor. Bu durum, ülkede hem ekonomik verimlilik hem de sosyal uyum açısından risk oluşturuyor.
Almanya, öğrenci başına OECD ortalamasının üzerinde yatırım yapıyor: yıllık yaklaşık 17.960 dolar (15.292 Euro). Ancak eğitim harcamasının GSYİH içindeki payı sadece %4,4 ile OECD ortalamasının altında.
Kısacası, Almanya’nın sürekli kalifiye eleman sıkıntısı, yeterli mezun sayısının eksikliği değil, daha çok eğitim eşitsizliği, mesleki beceri açığı ve eğitim-politika uyumsuzluğu ile açıklanabilir.