Yeşiller borç freninde değişim isterlerken, FDP sosyal politika alanında daha fazla kısıtlamaya gidilmesini talep etti. FDP meclis grup başkanı Christian Dürr devlet giderlerinin konsolide edilmesi için sosyal kısıtlamaların gerekli olduğunu savundu.
Alman ekonomisini kalkındırmak için belirli adımların atılmasını zorunlu gören Dürr, vergilerin artırılmasının yanlış bir adım olacağını iddia etti.
Yeşiller ise bu taleplere karşı çıkarak, sosyal kısıtlamaları kabul etmeyeceklerini açıkladı. Yeşiller meclis grup başkanı Katharina Dröge, borç freninin gerekli olan yatırımları engellediğini ve bunun da ekonomik olarak Almanya'ya zarar verdiğini söyledi.
Anayasaya yerleştirilen borç freni devlet ile eyalet bütçelerinin esas itibarıyla borç alınmadan finanse edilmelerini öngörüyor. Doğal felaketler ve olağanüstü durumlar haricinde borç yasağı anayasal bir yükümlülük haline getirildi. Anayasa mahkemesi de Corona yardımları için hazırlanan kredilerin iklim fonuna aktarılmasının anayasaya aykırı olduğuna karar verince, devlet bütçesinde 60 milyar euroluk bir açık meydana geldi.
Yeşiller partisi başkanı Ricarda Lang Pazar akşamı ikinci devlet televizyonuna verdiği bir demecinde tasarruflarla ülkeyi iktisadi ve sosyal kriz içerisine sokmanın doğru olmadığını söyleyerek, sosyal alanlarda yapılacak tasarrufların aşırı sağcı partilerin insanların korkularını kullanmaları için bir araç haline getirilebileceğine işaret etti.
SPD başkanı Lars Klingbeil ise Federal Anayasa Mahkemesinin kararının Almanya'nın modernleştirilmesini engellememesi gerektiğini açıkladı. Klingbeil Almanya'nın son yıllarda statükoyu korumaya çalıştığını, ancak bunun sonucunda gerekli olan altyapı yatırımlarının gerçekleştirilemediği söyleyerek, güçlü bir iktisat merkezi olarak kalmak istiyorsak, işyerlerini korumalıyız diye konuştu. Alman Haber Ajansına bir demeç veren Klingbeil yatırımlar ve planlama güvenliği bizim için önceliklidir ve bunu görmeyen, durumun ciddiyetini anlamamıştır diyerek, üstü kapalı olarak anayasa mahkemesinin kararını eleştirdi.
Tüm bu tartışmalarda hiçbir şekilde dile getirilmeyen gerçek ise, Almanya'nın dost ülkelerle çevrili olmasına rağmen, yayılmacılık politikaları için silahlanma bütçelerini devasa artırması, asıl tasarrufun savaş politikalarında olacağıdır. Enflasyon oranlarının enerji politikalarındaki hatalar nedeniyle artmasının, sıradan halkın satın alma gücünü zayıflattığı hükümete yakın ekonomistler tarafından dahi dile getirilmesine rağmen Scholz hükümeti sermayeye ve tekellere yarayan politikaları sürdürmeye devam etmektedir.