Dünya genelinde her on bir kişiden biri açlık çekiyor. Geçtiğimiz yıl 733 milyon kişi açlık yaşadı – bu sayı, 2019’a göre 152 milyon daha fazla. Bu veriler, Dünya Açlık Yardımı (WHH) adlı sivil toplum kuruluşunun Perşembe günü Berlin'de açıkladığı yıllık raporunda yer aldı. Açlığın "politik olarak istenirse" ve "yeterince finanse edilirse" kolayca ortadan kaldırılabileceği belirtiliyor. Ancak durum böyle değil: İklim felaketleri ve savaşlar küresel eşitsizliği ve açlığı derinleştirirken, başta ABD ve Almanya olmak üzere "en büyük bağışçılar", kalkınma yardımı bütçelerini ciddi şekilde azalttı.
Junge Welt gaztesinde yer alan habere göre, rapor, şu anda dünyanın en büyük açlık krizinin Sudan’da yaşandığını bildiriyor. Devam eden iç savaş nedeniyle 25 milyon insanın insani yardıma ihtiyacı var. WHH, bunlardan 300.000’ine destek sağlayabildi. Ancak "zamanımızın en ağır insani krizi", İsrail hükümetinin Gazze Şeridi’ndeki soykırım niteliğindeki eylemleri nedeniyle yaşanıyor. 2024 sonuna kadar bölge halkının yüzde 90’ı yerinden edilmiş durumda. Pek çok kişi "açlıktan ölmenin eşiğinde". WHH çalışanları, başka hiçbir kriz bölgesinden bu denli "kıyametvari koşullar" bildirmemişti. Açlık burada bir sonuç değil, İsrail işgal güçlerinin Filistinlilere karşı kullandığı bir silah.
Beklendiği gibi, açlık kadınları ve kız çocuklarını, tıpkı yoksulluk ve hak ihlalleri gibi, daha sık ve daha sert etkiliyor. WHH Başkanı Mathias Mogge, açlığın kalıcı olarak giderilmesinde "toplumsal cinsiyet eşitliğinin" kilit önemde olduğunu belirtti. Sağlık, eğitim ve kırsal kalkınma konularında hükümetlerin mevcut eşitsizlikleri ortadan kaldırması ve kadınlara kaynaklara ve kararlara erişim sağlaması gerekiyor.
Açlık artık yalnızca bir dağıtım sorunu değil, bu da çözümünü daha da zorlaştırıyor. Kapitalist yağma, dünyanın birçok köşesini yaşamaya elverişsiz hale getirdi. Bu nedenle WHH, açlığa karşı mücadelesini "yaşam alanlarının korunmasıyla" ilişkilendiriyor. Rapora göre, gıda, su, hijyen, sağlık ve insani yardım sektörlerinin dayanıklılığı artırmak için "temel olarak yeniden yapılandırılması", sivil toplum, bilim, ekonomi ve devlet kurumlarıyla ortaklıkların genişletilmesi hedefleniyor.
Açlığa karşı mücadelede dijitalleşme, eşit iletişim, ve kurumsal ve özel kaynaklardan çeşitli ve sürdürülebilir finansman "belirleyici faktörler" arasında. Şimdiye kadar Alman hükümeti bu alanda güvenilir bir kaynak olarak görülüyordu. WHH, geçen yıl bütçesinin yaklaşık yarısını Almanya’dan aldı. Bu durum belki de Almanya ve Alman sermayesinin küresel açlıkla olan ilişkilerinin raporda neredeyse hiç yer almamasını açıklıyor.
Kalkınma yardımı bütçesindeki kesintilerle ilgili olarak WHH Başkanı Marlehn Thieme şu uyarıyı yaptı: "Bu kesintiler insanlara hayatlarına mal olur." Görünüşte bir "tasarruf önlemi" olarak sunulan bu durum, "milyonlarca insan için açlık, kaçış ya da ölüm" anlamına geliyor.
Ne var ki, 2016’dan bu yana kamu harcamaları artsa da WHH’nin Dünya Açlık Endeksi’nde neredeyse hiçbir ilerleme kaydedilmedi. Buna karşılık, WHH’nin 2024 bilançosunda 44 milyon Euro değerinde menkul kıymet bulunduğu belirtiliyor.
