Çünkü AB ülkelerinin ağızlarından düşmeyen “İnsan haklarının tartışılmazlığı” çıkarlar için kullanılan araç haline gelmiştir.
AB El Salvador, Guatemala, Brezilya, Venezüella’ya vizeyi kaldırdı. Bu ülkelerdeki anti-terör yasalarına bir göz atmak yeter. AB’nin Türkiye’ye karşı şartlı Vize’de direnmesi hukuki değil politik bir olaydır: Mültecisiz bir AB için 2011 yılından beri Türkiye’ye mültecileri geri kabul ettirme dayatmasıdır.
Basın özgürlüğünün, fikir özgürlüğünün, örgütlenme özgürlüğünün çiğnenmesi durumunda yapılabilecek akılcı politikalar vardır. Mesela AB adayı ülkelere yapılan ödemeleri kesmek bunlardan birisidir. Ama seyahatleri engellemek insanların cezalandırılmasıdır ve anti-demokratiktir.
36 yıl sonra bile torunları, çocukları Almanya’da yaşayan Türkiye’deki insanlar onları ziyarete gelemiyor. Akrabalarının cenaze törenlerine katılamıyor.
Örneğin iletişim fakültesi mezunu veya öğrencisi vize verilmediği için gelemediğinden gazeteci değişimi yapılamıyor.
Diplomatik pasaport sahibi 2 milyon kişi artı çocukları 30 yıldır Almanya’ya gelebiliyor. Normal bir vatandaş ise gelemiyor. Bu toplumu kutuplaştıran akılsız bir politikadır.
Buradan Türkiye’deki uygulamalar eleştirilemez sonucu çıkmamalı. Bugün Avrupa Birliği insan haklarını ihlalinde sınır tanımayan Mısır, Azerbaycan gibi ülkeleri eleştirmezken, Türkiye’yi neden eleştiriyor? Veya Türk vatandaşlarına göre neden bu kadar acımasız davranıyor? Cevap: Çünkü Türkiye AB’ye üye olmak istiyor. AB’ye üye olmak isteyen bir ülke, AB’nin koşullarını yerine getirmek zorunda.
AB’nin koşullu özgürlük anlayışı
|
Dünya
“Seyahat özgürlüğü ”nü geri kabul şartına bağlayan Almanya ve AB’nin, Erdoğan’ın yurtdışına çıkışa koyduğu yasağı eleştirme hakkı yoktur.


Türk Sanat Müziği
Daha fazlasi için
Mesleğe Adım Adım
Daha fazlasi için
İstekler Programı
Daha fazlasi için