Karlsruhe Teknoloji Enstitüsü'nden 241 araştırmacı, bunlardan 27’si profesör, ve Aachen’daki Ren-Westfalya Teknik Üniversitesi'nden 15 profesör olmak üzere Batı Almanya'dan 207 bilim insanı çağrıya imza attı. Toplamda 7.500 bilim insanı, tüm demokratik partilere ve gelecek Alman hükümetine iklim sorumluluklarını yerine getirmeleri çağrısında bulundu.

Çağrıda şu ifadeye yer veriliyor: "İklim krizi ve biyolojik çeşitliliğin kaybı gibi çevre sorunları, orta vadede güvenlik, ekonomi, refah, demokrasi, medeniyet ve insan hayatı için en büyük tehditleri oluşturuyor." Ancak, bu kritik konu seçim kampanyalarında neredeyse hiç gündeme gelmedi. Bilim insanları, "son dış politik gerginliklerin" bu sorunların daha da göz ardı edilmesine yol açabileceğinden endişe duyuyor. Bu tehditlerin göz ardı edilmemesi gerektiği vurgulanıyor ve çözüm önerileri sunuluyor.

Bilim insanları, hükümetin iklim koruma yasasına ve Green New Deal’a güçlü bir şekilde bağlı kalmasını talep ediyor. İklim hedeflerini gevşetmeye yönelik her türlü girişimin "kararlı bir şekilde reddedilmesi" ve hedefler yerine getirilmediğinde ek önlemler alınması gerektiği belirtiliyor.

Dürüst iletişim ve politikanın sorumluluğu
Tübingen Üniversitesi’nden Bitki Ekolojisi Profesörü Katja Tielbörger, çağrının ikinci talebini şu şekilde açıkladı: Politikanın halkla dürüst bir iletişim kurması gerektiğini belirten Tielbörger, iklim krizinin çözülmesinin "hayatın her alanında değişiklikler" gerektireceğini söylüyor. Ayrıca, demokrasiye katkı sağlamak amacıyla siyasi kutuplaşmanın azaltılması gerektiğini de vurguluyor. Tarım konusundaki tartışmaların yüzeysel ve eksik olduğu ifade ediliyor; bilimsel tartışmaların ise daha derinlemesine ve objektif olması gerektiği belirtiliyor.

Politikaların bilimsel verilere dayanması gerekiyor
Çağrının üçüncü talebi, politikaların bilimsel verilere dayanarak şekillendirilmesi gerektiği yönünde. Bayreuth Üniversitesi’nden Stefan Holzheu, nükleer fisyon ya da füzyon gibi teknolojilerin Almanya'nın iklim hedeflerine ulaşmasına katkı sağlamayacağını belirtiyor. Benzer şekilde, E-yakıtlar ve suyla yapılan taşıma ya da bina ısıtması gibi projeler de yanlış yönlere sapmaktan kaçınılması gereken alanlar olarak öne çıkıyor. Holzheu, bilim insanlarının çoğunun teknik alanlardan geldiğine dikkat çekiyor ve hepsinin, Almanya'nın fosil yakıtlardan kurtulmasında yenilenebilir enerjilerin temel rol oynadığı konusunda hemfikir olduğunu vurguluyor. Bilim insanları, iklim koruması için özel bir fon talep etmemelerine rağmen, politika yapıcıların "acilen bilimsel verilere dayanarak, kısa vadeli popülist fikirlerden kaçınarak" hareket etmesi gerektiğini belirtiyor.

Ekonomi ve iklim koruma birlikte gitmeli
Almanya'nın ekonomi ve bilimsel bir merkez olarak önemi göz önünde bulundurulduğunda, çağrı aynı zamanda iklim politikasının "net bir çizgiye" sahip olması gerektiğini belirtiyor. "İklim koruma konusunda yapılacak bir dönüşüm, Almanya'nın ekonomik durumuna zarar verebilir, çünkü işletmelerin planlama güvenliğine ihtiyacı vardır," deniyor çağrıda. Kuralların sık sık değişmesi, yeni iş modellerinin geliştirilmesini zorlaştırabilir ve pahalı hale getirebilir. Bu nedenle, ekonomi ve iklim korumasının paralel şekilde ilerlemesi gerektiği vurgulanıyor.

Sosyal adalet ve destekli iklim politikaları
Bilim insanlarının son talebi ise, iklim koruma önlemlerinin sosyal açıdan da desteklenmesi gerektiği yönünde. Bu önlemler, halk tarafından somut bir şekilde hissedilmeli. CO2 fiyatlamasının önemli bir kısmının iklim fonu olarak dağıtılması gerektiği belirtiliyor. "Sosyal bir bileşen olmadan Almanya'nın iklim politikası başarılı olamaz," deniyor çağrının sonunda.

Bu çağrı, yeni federal meclisin ilk oturumunda tüm partilere sunulacak.